Ana içeriğe atla

Yerli düşüncenin anatomisi


ERCAN YILDIRIM
YENİ ŞAFAK KİTAP- 8 Haziran 2016

Murat Erol’un ‘Yerlilik Düşüncesi’ kitabı, aktüel yerlilik tartışmaları, ideolojilerin yerli olup olmadıkları, siyasi manada yerliliğin karşılığının bulunup bulunmadığı kaygılarından ziyade yerli düşüncenin kavramsal analizine eğilir.


Türk düşüncesinin meselelerinin en başında modernleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan ve batı kaynaklı düşünce ve ideolojilerle şekillenen yeni yönelimler gelir. Tercümelerin yol verdiği fikirler, batıda neş'et eden yeni akımlar ve ideolojik yönelimler, farklı dönemlerde “yerlilik” başlığı altındaki eleştirilere muhatab oldu, olmaya devam ediyor. Türk düşüncesinin yerli olmadığı fikri sadece batıcılık, milliyetçilik veya sosyalizm için değil İslamcılık hatta muhafazakarlık için bile söylenebilir.

Murat Erol'un 'Yerlilik Düşüncesi' kitabı tam da yeni bir yerlilik ve millilik tartışmasının ortasında yayımlandı. Erol'un yerlilik ile ilgili çalışmaları 90'ların son çeyreğine kadar uzanır. Gazete ve dergilerde yerlilik vurgulu yazılar yayımlayan yazar, yerliliğin daha derli toplu incelenmesi, sağlıklı değerlendirmelere kapı açması için tarihi arka plana, kavramsal temellere vurgular yapar.

DEVAMLILIK VE GELENEK

Esasında bir yanıyla bakılırsa Murat Erol'un yerlilik vurguları bizim düşünce hayatımızda görmek istediğimiz tüm anlam biçimlerini aşacak boyuttadır. Evet, yerliliği enikonu yerellikle karıştırdığımız gibi yerli düşünceyi Anadolu'nun savunulması, kaba milliyetçilik yahut İslam'la bağlantılı olarak İslamcılığın bir şubesi gibi görme eğilimi vardır. Halbuki kitapta bu algıların ötesine geçen yerlilik görüşlerine rastlarız; yerlilik dediğimizde Türkiye savunusu yapılmadığıyla da karşılaşırız. Erol'un kitabından sadece Türkiye'deki yerliliği değil mesela Amerikan yerli düşüncesini, Rus yerliliğini bile yorumlama imkanına, kavramlar üzerinden sahip olabiliriz.

Kitapta, üzerinde durulması gereken ikinci nokta zaman ve mekan kavramlarıyla birleşen “devamlılık” fikridir. Erol, bu bakımdan geleneğe daha fazla vurgu yapar. Aslında Erol'un yerliliği oturttuğu kavramsal zemin bütünüyle gelenektir; belki burada bir başlık açarak hususen tarikat ve cemaat yapılarındaki sürekliliğin yerliliğin köklerini verdiğini söylemeliyiz. Bu Türk modernleşmesindeki kritik eşiklerden birini de oluşturur. Sadece Cumhuriyet döneminde değil, Türk modernleşmesinde İslamcıların bile tarikat ve tasavvufa karşı geliştirdiği dil, yabancılaştırıcı ve sorunların kökenini oraya dayandırıcı algı yerlilik tartışmalarının doğmasına da neden olmuştur.

Cumhuriyet'in radikal modernleşmesinde dinin bir “dip akıntı” olarak millet benliğinde akması büyük oranda tarikat ve cemaatler vasıtasıyla olmuştur. Bu da Erol'un vurguladığı süreklilik, gelenek, zaman ve mekana dayalı paradigmanın, paradigma arayışının da sonucudur. Mavi Anadolucuların, Tek Parti dönemindeki tercüme hareketlerinin, 27 Mayıs sonrasında Pakistan ve Mısır'dan yapılan tercümelerin ve 90'lardaki tercüme girişimlerinin açtığı yabancılaşma teması, Erol'un vurguladığı yerlilik bilincinin tartışılmasına, ortaya çıkmasına neden olur.

YERLİLİK ANLAYIŞLARININ ÖTESİNDE

Murat Erol kitabında bir zaman ve mekanda yaşayarak, orada kök salarak, gelenek üreterek, adet ve örfler üzerinden varolarak yerlilik sağlanabildiğinin ama yerlilik fikrinin mekana çok da bağlı olmadığının üzerinde hassaten durur. Gelenek, örf yerlilik için zorunlu sebep iken mekan değildir; mühim olan hangi mekan ya da coğrafyada olursa olsun yerli düşünceyi taşımanın mümkün olduğu görüşüyle karşılaşırız kitapta. Bu tez tartışılabilecek boyutlar içerirken gelenekle İslam'ın irtibatının çok daha fazla konuşulması da gerekir.

İDEOLOJİ Mİ TAVIR MI?

Yerlilik tartışmalarında yerliliği sahici bir görüş olarak ele alan çevreler yerliliğin siyasal, fikri, olgusal yönlerinin bulunmadığı için toplum nezdinde geçerliliğinin düşük olacağı görüşünü savunur. Yerlilik bir duruş ve tavır olduğundan, Erol'un dediği gibi gelenekle sıkı bağlar kurduğunda bile bir ideoloji, doktrin, program, proje gibi yol açıcı yönlerinin bulunmadığı kaygısı her zaman canlılığını korur.

Sosyalizm yerli bir söylemle piyasa çıkabileceği gibi İslamcılık ya da milliyetçilik de yerlilik vurgulu söylemler geliştirebilir. Dolayısıyla yerlilik tek başına ideoloji değildir hatta tek başına bir fikir ve hareket de olamaz. Erol'un vurgusundaki gelenek merkezli düşünme de zaten bunu doğrular niteliktedir. Belki de en güzeli onun üzerine bastığı gibi “bize özgü olan”ı öne çekmek yerliliği en iyi tanımlayan terkibdir.

'Yerlilik Düşüncesi' bu temalar altında farklı konuları ele alır. Mekanın vatanlaşması, zamansal süreklilik, bütüncül düşünme, kavramsal bir çerçeve, yerliliğin anatomisini çıkarma ile birlikte tercümeler üzerinden okumalar yapma da kitabın genelinde ele alınıp, işlenir. Medeniyet tartışmaları ve İslam medeniyeti ile yerliliği mukayese etme de kitapta epeyce dinamik görüşler ortaya koyar. Murat Erol kitabında okura “Ayağının nereye, hangi yere bastığını” sorar; yerliliğin zihniyetle olan irtibatını doğru cevap kabul eder.

• • •
Yerlilik Düşüncesi
Murat Erol
Profil Yayınları
Haziran 2016
382 sayfa


http://www.yenisafak.com/hayat/yerli-dusuncenin-anatomisi-2477423

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YERLİLİK DÜŞÜNCESİ

yerlilik düşüncesi kitabımız... ilk göz ağrımız çıkmak üzere...

Yerlilik düşüncesini romantizmden kurtarmak.

İlk defa 2000 yılında yazmaya başladığı ‘yerlilik’ üzerine 15 yılı aşkın süredir sürekli yazan ve düşünen Murat Erol, Yerlilik Düşüncesi adlı kitabıyla düşüncelerinin bir kısmını bir araya getirdi. Remzi Kopar SAYI:26 / Temmuz 2016 . LACİVERT DERGİSİ 2000 yılından itibaren dergilerde deneme tarzında yazılmış yerlilik yazılarının makale tarzında yeniden yazımı sonucu oluşan kitap, Erol'un 15 yıllık çalışmalarını derli toplu bir şekilde okura sunuyor. Erol, yıllarca deneme ve eleştirel deneme yazarlığının ardından kaynaklı metinlere geçiş yaparken zorlandığını itiraf ediyor: "Yerlilikle ilgili yazılarda, denemeciliğin devreye girmesi, deneme türünün baskın olması yazıları altından kalkamayacağım ve istemeyeceğim bir yere götürebilirdi. Zira yerlilik kavramı üzerinde romantizme ve nostaljik noktalara varmak, olayı kişiselleştirmek, millet, insan, devlet ve vat